Hamilelikte Huzur
Doktorlar anne adaylarına stresten uzak durmalarını sıkça söylese de, bu her zaman kolay bir görev değildir. Kendisi ve bebeği için endişelenen, doğumdan korkan, bebeğine yeterince bakamayacağını düşünen anne adayları huzur ararlar.
Hamilelik, aslında kadının yaşam tarzını değiştirebilmesi için bir fırsattır. Ne yazık ki çok az kadın bu fırsatı değerlendirir. Örneğin, bazı kadınlar hamilelik sırasında sigara içmeyi bırakır, ancak emzirme bittiğinde yeniden başlar. Halbuki hamilelik, yeni ve doğru alışkanlıklar kazanmak ve huzur bulmak için ideal bir dönemdir.
Uzmanlar ilginin her zaman huzur getirmediğini söylese de, hamilelik dönemindeki değişikliklerin normal olduğunu ve hastayı rahatlatmaya çalışırlar. Rahatlatıcı bilgiye sahip olmakla gerçekten rahat hissetmek ve huzurlu bir hamilelik geçirmek aynı şey değildir.
Hamileliğin birçok olumsuz psikolojik faktörü vardır. Çalışan bir kadın için işe gidip gelmek zorlaşır, doğumdan sonra işinde geri kalma riski vardır. Maddi sorunlar, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayamama endişesi, doğumdan sonra bebeği yalnız bırakacak olmanın getirdiği suçluluk duygusu ve doğumda hayati tehlike riski gibi faktörler stresi ve huzursuzluğu arttırır.
Stres, bedende birikmiş bir enerjidir ve sinir sistemindeki bu devreleri ortadan kaldırmadan stresten kurtulmak mümkün değildir. Kronik stres ise hem anne adayı hem de bebek için çok zararlıdır. Sürekli stres hali, bebeğin kanlanmasını azaltarak gelişim geriliğine yol açabilir. Bağışıklık sisteminin zayıflaması anneyi hastalıklara açık hale getirir ve hamilelikte zaten zayıflamış olan bağışıklık sistemini daha da güçsüzleştirir. Kronik stres, gebelik yüksek tansiyonuna da katkıda bulunur.
Anne Karnındaki Bebek Anne Duygularından Etkileniyor
Anne karnı bebek için sadece fiziksel tehlikeleri barındırmaz, aynı zamanda annedeki olumsuz duyguların bir enerji dalgası şeklinde bebeğe de aktığı bilinmektedir. Bu olumsuz duygular, doğumdan sonra da beslenmeye devam ederek ilerleyen yıllarda yaşama olumsuz bakan ve kolay hasta olan bir bireyin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Stresle Mücadelede Duygu Çalışmaları Temeldir
Bedende birikmiş duyguların etkilerini yok etmek için sadece düşünmek ve stresten uzak durmak yeterli değildir. Duygu bazlı çalışmalar, bilinçaltında birikmiş duyguların yarattığı duvardan kurtularak sevgi enerjisinin titreşmesini sağlayabilir. Bu enerji bebeğin dokularının gelişmesini olumlu yönde etkileyecek ve anne ruhundan bebeğe akacak sevgi, bebeğin bu dünyaya güven içinde doğmasına katkıda bulunacaktır. Aile içinde oluşturulacak huzurlu ortam da anne ve bebeği kronik stresten koruyacaktır.
Hamilelik, anne ve bebek için özel bir süreçtir. Bu süreçte huzur bulmak ve stresten uzak durmak, hem annenin hem de bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için hayati önem taşır. Duygu bazlı çalışmalar ve aile içi huzur, stresten kurtulmak ve bu güzel süreci keyifle tamamlamak için en önemli anahtarlardır.